Bir Sivil Toplum Örgütü Olarak Türk Kütüphaneciler Derneği: Tarihsel Perspektiften Eleştirel Bir Yaklaşım

Ahmet Kaya

Öz

Bu makalede, sivil toplum perspektifinden Türk Kütüphaneciler Derneği incelenmektedir. Öncelikle sivil toplumun tarihsel ve toplumsal olarak referans aldığı olgulardan yola çıkılarak Türkiye’de sivil toplumun sorunları ele alınmış ve TKD bu bilgiler ışığında ülke gerçekleri içinde değerlendirilmiştir. Sivil toplum özgün haliyle Batı Avrupa’da kentsel bir olgu olarak başlamış ve 18. yüzyılda olgunlaşmıştır. Devletin müdahale alanlarının dışında kalan ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda, toplumun kendi kendini düzenleyen, kendi ilke ve kurallarına göre işleyen özerk bir alan olarak görülmektedir. Türkiye’de kurulup faaliyet gösteren TKD’nin sağlıklı olarak değerlendirilebilmesi için öncelikle içinde doğup geliştiği tarihsel ve toplumsal koşulların bilinmesi gerekmektedir. Sivil toplumun oluşup gelişebilmesi için; devletin demokratik hukuk devleti niteliklerine sahip olması, toplumda ise demokrasi kültürünün yerleşik bir değer olarak bulunması gerekmektedir.

Türkiye’de hukuk devleti ve demokrasi kültürünün yerleşmemiş olması nedeniyle sivil toplum 1990’lara kadar kayda değer bir gelişim gösterememiştir. Oluşan sivil örgütlenmeler, devletin resmi ideolojisinin halka benimsetilmesi ve rejimin meşruiyetinin sağlanması yönünde işlev görmüştür. Küresel faktörler ve AB üyelik sürecinin de etkisiyle gelişmeye başlayan sivil toplumun günümüzde de önemli sorunları bulunmaktadır. Belli oranda mesafe alınmasına karşın gerekli ön koşullar hala oluşamamıştır. Bunların sonucu olarak da, STÖ’ler tam özerk yapılar haline gelememiş, halkın katılımı ve kurumsal kapasiteleri sınırlı kalmış, finansal sorunlarını çözememişlerdir. 1990’lara kadar Türkiye’deki sivil toplumun genel eğilimlerini aynen sergileyen TKD, STÖ olma yönünde 1990’lardan başlayarak önemli adımlar atmaya başlamıştır.

Toplumsal konulara duyarlılık göstermeye başlamış, demokratik değerlerle ilgili etkinlikler gerçekleştirmiş, diğer STK’lar ile işbirliğine girmiş, hazırladığı bildirgeler ile mesleki standartları oluşturma ve kurumsallaşmasını hızlandırmış, uluslararası STÖ’ler ile entegrasyon ve işbirlikleri geliştirmiştir. Ancak tüm bu gelişmelere karşın TKD’nin hala bir STÖ olabildiği söylenemez. Özerklik kurumsal kimliğine dönüşememekte, üyelerin katılımı son derece sınırlı kalmaktadır. Dernekçe hazırlanan bildirgelerin üyelere benimsetilmesi ve bunların uygulamadaki durumuyla ilgili bir çalışması bulunmamakta, şubelere dayalı örgütlenme modeli işlememektedir.

TKD, toplumsal sorunlar ve varlık koşulu olan demokratik değerler konusunda yeterli duyarlılığı gösterememektedir. TKD’nin sorunlarının kökeninde, çoğu kendisinden kaynaklanmayan, alanı dışında başka toplumsal sorunlar bulunmaktadır. Bu nedenle köklü çözümler diğer toplum kesimleriyle verilecek ortak bir mücadeleyle gerçekleşebilecektir. Derneğin, öncelikle üyeleri ve meslek alanında çalışanlar ile sorunlarını çözüm odaklı bir şekilde tartışmaya açması gerekmektedir. Kısa vadeli ve kestirme çözümler gerçekçi ve sürdürülebilir olmayacaktır.


Anahtar Kelimeler


Sivil toplum; sivil toplum örgütleri; STÖ; Türk Kütüphaneciler Derneği; TKD; Türkiye.

Tam Metin: PDF
x
##plugins.generic.fileValidation.errorTitle##